26.08.2013

Mutsuz insan;mutlu gibi insan..

               
 
  İzliyorum. Görüyorum. Birbirinden hoşnut olmayan insanların çeşitli yüzleriyle hiçbir şey olmamış gibi,sırf zaman geçirmek için birbirlerine yaptıkları serenatlar,sanki birbirleri için fışkıran pozitif enerji... Beni bayağı düşündürüyor.

  Ben biraz deli,eserekli biraz da sizin anlamayacağınız şekilde merhametli olabilirim. Bazen değişik hamleler de yapabilirim. Her insanda olduğu gibi konuşmama hakkımı kullanıp aleyhimde delil bırakmak istemem. Benden memnun ve benimle sohbeti sıcak olan arkadaşlarım,zaman zaman samimi bulmadığım sıkıntılar yaratıyor. Ben kendi çapımda,içinde bulunduğum alışılagelmiş sıkıntılarımın içinde kendi kendime bir yol arıyorum. Bazen isyan bazen hamt ediyorum. Herkesin kendine göre taşıyabileceği sıkıntılar olabilir. Kimse kimsenin sıkıntısını çok fazla önemsemeyebilir. Ama yakın arkadaşlarım ve akrabalarım hayatımızın başlangıcına baksın. Gerçekten emin olduğum;iskeletime kadar samimi,benliğim kadar içten,yaşadığım kadar gerçekçi olmaya çalıştığım... Zaman zaman bir araya gelip beni çekiştirebilir,benimle dalga geçebilirsiniz. Bunları ben izin verdiğim için yapabilirsiniz.

  Kendinizi anlatma çabanız,kimilerine sıkıcı gelebilir. Benim için her insan;tasvip etmediğim davranışlarda ve kişilikte olmuş olsa bile,eğer benden küçücük bir fikir,tavsiye ya da samimi değilse zaman geçirmek için hayatıma girmek istiyorsa bunu yapabilir. Ben ona rest çekemem. Karakterim ölçüsünde uzaklaşma hakkımı kullanırım. Tabiatıyla bir sorunlar zincirinin içindeyim. Birtakım çare bulma ya da karar alma aşamasında hiç kimseyle eğlenemem,hiçbir şey yokmuş gibi sürekli alışılmış acıya ortak olamam. 


  Dedim ya;benim hakkımda konuşup benimle dalga geçebilir,eğlenebilirsiniz. Ben izin verdiğim için... Soru şu;n'asıl izin verdim? Beni görmen için gözlük takmana,duyman için kulak kabartmana;ona buna sormana,başka bir Tülay aramana gerçekten lüzum yok. Dedim ya,bir kere hayatıma girdiysen bu koşulsuz olmuştur. Çünkü maddeciliği,vb. her şeyi yola çıktığımda,kendimi fark ettiğimde başlangıçta bıraktım. Çok doğal,insancıl şeyler... Ama insan hayatta öyle şeyler yaşıyor,taşıyor,duyuyor ki onlarla baş ederken bu saçma egoların yanımda olması mümkün değil;çünkü hayat öyle sarsıyor ki üstümden birer birer kendiliğinden döküldüler. Ama bazen şunu hissediyorum:Biraz ikiyüzlü davransam olmadığım gibi,karşımdakinin benim gibi olmadığını düşünüp empati yapmasam ne gerek var;mutsuz insan,mutlu gibi insan..

  Her insanda olan bu saydığım çirkin meziyetler,artık benim için bir anlam taşımıyor. Belli bir yaşa geldim. Ergenlik ve biraz üstü düşünceler bunlar. Siz hala bunları yanınızda tutuyor musunuz? Yoksa hala o kadar sarsılmadınız mı? Onlar hala sizden dökülmediler mi? Hala geçmişle yaşayıp gelecekteki kendinizden ne bekliyorsunuz? Birbirinizi sevmiyorsanız bu şakşakçılık neden? Neden hiçbir şey olmamış gibi iltifatlar,iltifatlar?.Şundan emin olun ki size ne hissettiriyorsam ben oyum.Peki siz ne hissettiriyorsanız o musunuz? *


* Tülay Özdemir

23.08.2013

Satılık Ruh

         image

  Satılık ruhlar kol geziyor... Kimi bir ideolojiye kimi arzularına kimisi menfaatlerine kimisi de günübirlik savaşlara satılık... Hissediyor musunuz şöyle derin derin? Düşüncelerinizi duyabileceğiniz bir mekan arzuluyor musunuz? Yoksa düşünmüyor musunuz? "Düşünülmüşü var fazlasıyla.."deyip beyninizi boşuna yormuyor musunuz? Kesin rahatladınız. Şöyle içinizden bir oh çektiniz. Prangalarınızdan kurtulduğunuza bayram,kutlama,vs...

  Anlamıyor insan;hissettiğimiz mutluluklar,hiç sevmediğimiz sıkıntıların ürünü. Gerçekten anlamıyor,belki de kolayımıza geliyor sağır numarası yapmak... Kırmışız,dökmüşüz;silmişiz. Sözüm ona,elimizdekileri korumak adına... Anlamamışız bir türlü;küçücük bir fidan bile yerini bulup;güneşini,suyunu almadan serpilmez. Aklımız sıra incinmişiz. Haklılık uğruna reddetmişiz gerçeği... Hepimiz çekilmişiz kendi kabuğumuza... Batan geminin malları bunlar,dercesine elimize ne geçtiyse sahiplenip şekil vermişiz. Sonra bencilce,benlik duygusuyla;" Ben yaptım! "," Benim eserim! "... Öyle pişkin pişkin,yüzümüzde zavallı bir gülücükle bir bütün olmayı asla becerememişiz.

  Şimdi soruyorum;muhatabı kimse... Ey doğa! İhanet sana mı? Üstünde her türlü nimetle karşıladığın güzelliği;ince ince,nakış nakış sunduğun ruhlara bu kadar verici olurken,geri dönüşümü olur mu,diye sordun mu hiç kendine? Ruhların doğaya nankörlüğü... Aldıkları,hiç vermediklerinden kat kat fazla... Yine soruyorum;bu kadar nankörlüğe,vurdumduymazlığa karşı n'asıl da gözleri kör bakarken,sen köşende oturup fıtratın gereği yağmurlarını yağdırır,şimşeklerini çaktırırsın? Sonra durulup kapılarını;bir türlü giymemiş,giyinememiş ruhlara yine sonuna kadar açarsın.

  Hangi arzu,istek yumurtadan çıkıp kabuğunu paramparça etmeye değer? Pişkin ruhlar..

  Ama onlar ner'de? Lay lay lom depresyonda.. *


* Tülay Özdemir

15.08.2013

İNSANLIĞIN SESİ / 1



  Sizi fazla yormak istemem.Ama eğer İslam dinine aitseniz ya da pardon,insana değer veriyorsanız bu gerçekten beni düşündürdü.Hiç derdim yokmuş gibi ister istemez paylaştıklarınızı görüyorum ve mutlaka siz de benim paylaştıklarımı görüyorsunuz..Ve sizlerden kendimi ayrı tutmuyorum.Hassas olduğunuz belli..Hani şu sözüm ona;tiyatrocu olan Mehmet Efendi'ye ne kadar merhametle ve ne kadar da korumacı davrandınız..Hele şu Taksim'deki ağaçları hiç söylemeyeceğim.Çünkü onlardan eminim.Başlarında türbanları yok.O yüzden size acınası geldi.Belki Allah Teala'nın yarattığı şu bitki,nimet ki bütün insanlık için büyük değer taşıyor ve nefes almamızı sağlıyor.Ama sizler fikri ne olursa olsun,size göre çağdaşlığı çağrıştırmıyorsa boykot için hemen or'dasınız.

  Şu ağacı da giydirseydik! Mesela ona bir bez parçası ya da eşarp,belki takke taksaydık siz oraya elli yıl uğramazdınız.Din Arapça yayılıyorsa size gerici,bağnaz,beyni örümcekleşmiş görünür.Size göre onlar,bir grup ahmağın da dediği gibi,öcüye de benzer.Ama eğer ki biri ağlama duvarına ellerini koymuş ve başında kipası varsa bir başka biri Hz.Meryem gibi uzunca bir örtüye sahipse yüzünden başka hiçbir yeri gözükmüyorsa bunun adına da rahibe diyorsak anında bunlara sempati duyarız ve onları şöyle tanımlarız:Onlar dini ritüel içindeler.Saygıyı hak ediyorlar.Çünkü iç dünyamızda biz de,sözüm ona,müslümanız.

  Benim anlatmak istediğim;tiyatrolar yıkıldığında ayaklanan,ağaçlar kesildiğinde ülkesini düşmanlara rezil eden,büyük bir çoğunluğu koyun deyişiyle eleştiren,sonra büyük laflar edip;"Biz Atatürkçüyüz!"deyip kendine,zayıflığına,gelişmemişliğine isim bulan sizlerin yeri gelip,"Benim bedenim!" ve "Benim hayatım!"deyip ortalıkta çığırması,bana edepsizce geliyor.Çünkü Allah'ın bu kadar güzel,itinayla yarattığı insan;öldükçe tekrar doğuyorsa mutlaka daha yeniyi,olgun olmayı,çok daha kolay düşünmeyi ve üretmeyi başarabilir.Yani her şeyin var olduğu;her türlü mekanizmanın,gelişmişliğin olduğu bir dünyada düşünmek kolay olsa gerek. *


* Tülay Özdemir

İNSANLIĞIN SESİ / 2


  Ne diyorduk..Evet,Mehmet Efendi'den ve onun berbat İngilizce'sinden bahsediyorduk.Zaten onun da yaptığı,köyünden uzaklaşıp kendini övmekti.Neyse,kısa keseyim.Kaç gündür bakınıyorum;dikkatimi çekti.Bundan birkaç ay önce ortalığı birbirine katanlar,klavyenin gazileri;ateş olsalar,ağızları cürmü kadar laf yapıyor.

  Ağaç ağaç deyip kimisi sosyal medyadan kimisi ellerinde tencerelerle,tabaklarla kimisi sanki zemzemi bulmuş gibi sokaklarda,ulu orta içki şişeleriyle vatanı kurtarmaya kalktı.Siz ilk önce vatandan ziyade yatanı kurtarın.Bir de yapabilirseniz yakanı..Çünkü bastığınız topraklarda şehitlerimizin ayak ve nimete dönüşen kan izleri var.Biraz sıkışınca anında vatansever kesiliyorsunuz.İnsan,biraz düşünse neden yüz senenin içine tıkışıp kaldığımızı anlayabilir.

  Gelişim,çağdaşlık diyorsunuz;sürekli geriye geriye elinizdeki meşaleyi hep aynı kişiye armağan ediyorsunuz.Benim anlamadığım gelişmekten kastınız dış görünüş mü?Ya da gericilikten kastınız giyinmekse soyunmak da bir o kadar çağdaşlık..O halde Havva'nın ve Adem'in bu konuda ilk insan olmamaları gerekirdi.Çünkü onlar giyinme konusunda sanırım biraz acemilerdi.Şimdi soruyorum;giyinen mi gerici soyunan mı?Bu arada,ben kendime bir öz eleştiri yapayım.Mükemmel bir dindar değilim.Ne kadar çaba gösterebiliyorsam o kadar olabiliyorum.Ama en azından şunu gerçekten biliyorum;içinde bulunduğum durum,ortam ve bildiklerim kadar Müslüman'ım.Bu,dini kimliğim..İç dünyama gelirsek benim için her insan iyiyse meleği;kötüyse tabi ki şeytanı çağrıştırır.Yani hiçbir insan dini yüzünden kendini ne iyilik ne de kötülükten alıkoymuştur.Dünyanın neresinde olursa olsun;hiçbir dini,ırkı göz etmeksizin mutlu olana seviniyor ve acı çekene,zulüm görene dua ediyorum.Yani çok şükür;şöyle demiyorum;"Banane.Benim ülkemde olmadık ve canım yanmadıktan sonra beni bağlamaz." 
*

* Tülay Özdemir

İNSANLIĞIN SESİ / 3


  Bana göre insanlık refleks işidir.Yani ayaktayken kalp bağışı yaptırmadıysa kişi;taşlaşmadıysa kafası;yani mutasyona uğramadıysa..Ağaca ağlayabiliyorsa -ota,böceğe- ben inanıyorum;kendisinin resmi bir kuruluş olmadığına..Gözlerini açmasını ve dünyanın neden böyle olduğunu görmesini,bir 'bananecilik furyası'nın kol gezdiğini fark etmesini istiyorum.Yani dua etmek için kan ya da can bağın olması gerekmiyor.Yani şunu görmenizi istiyorum;beyniniz ve kalbinizdeki Havva'ya ve Adem'e tekrar dönün ama önem verdiğiniz ağacın yaprağını giyinmek için değil.Geçmişle geleceğinizi,gelecekle geçmişinizi karıştırmayın.

  Size hayretler içinde imreniyorum.Ne kadar duygusuz,gamsız görünüyorsunuz..Hele bir de Allah-u Ekber deniyorsa işte o zaman sanki şeytan taşlanmışçasına kaçıyorsunuz.Sosyal medyada;özellikle Facebook'taki paylaşımlar gerçekten dikkat çekici..Sanki hiçbir şey yokmuş,dünyada küçük küçük kıyametler kopmuyor,insanlar katledilmiyor ve çoluk çocuk her türlü işkenceye maruz kalmıyormuş gibi;sırf Müslümanlar,sadece Allah diyorlar diye hayatları ellerinden alınıyor!

  Sizler ner'desiniz?Dua ve beddua etmeniz için ağaç mı olmak gerekir?O ağaçlar kimin için var?İnsan,vs. için..Facebook'ta;"Küçükken ekmeği yerde bulunca,onu yerden alıp,nimet diye başımızın üzerine koyup öperdik.."diyor bir paylaşımda ve sonra diyor ki;"Ekmek nimet de insan değil mi?".Ben de soruyorum,hangi insan?Mesela duran,içen,tepelere çıkan,cami basan,iftira atan ve sözüm ona;"Atatürkçüyüm!" deyip bayağı bir şekilde,bahçeliyim,saraylıyım,taşlıyım,vb.,sanki spor taraftarıymış gibi bir 'duruş'u ayaklar altına alan,giyinmesi derme çatma olan bir topluluk mu söylüyor bunu.. 
*

* Tülay Özdemir

İNSANLIĞIN SESİ / 4




   Siz Atatürkçüsünüz.Atatürk peki gençlik derken sizi mi kastediyor?Bir tarifte mi bulunmuş?Robot resminizi mi çizmiş?Bir inanç,sistem,kuruluş,vatan,memleket,vs. sizin tekelinizde mi?Ayrıca ben kendim için söyleyeyim.Kimsenin günahını alamam;ne geçmişte ne gelecekte..Ama körü körüne de emin olamam.Bana hissettirdiği şu söz;yaratılanı severim,Yaradan'dan ötürü..

  Şimdi size soruyorum.Din kardeşlerimiz,dünyanın birçok yerinde şu an yaşama savaşı veriyor.Televizyonlarınız mı bozuk?Gazete bayileriniz iflas mı etti?Elektrikleriniz mi kesildi?İnanın;mum ışığında bile o insanların çığlığı,çaresizliği bir güneş kadar yakıcı!

  Biliyorum,siz de haklısınız..Onlar alabora olmuş;Mehmet olamamış..Onlar er olmuş;Baş olamamış..Or'da Gezi Parkı yok ve ağaçlar da..Çünkü bombalanmış..Zaten her şey sizin için bir tiyatro sahnesi..Sizi duaya çağırıyorum..Zulüm gören insanlar için..Birlik için..Aynaya baktığımızda kendimize saygı duyabilmek için..

  Lütfen dua edelim..Arapça'dan utanıyorsanız Türkçe edin;insanca edin..Allah Teala her türlü sesi algılıyor çünkü..Yeter ki samimi olsun..Allah hepimizin yardımcısı olsun..Ama şu an en çok ihtiyacı olan,zulüm gören,hunharca katledilen;Mısır,Arakan ve Doğu Türkistan'daki,Suriye ve Filistin'deki,vb. insanların ve bununla beraber şu an zulüm gören her türlü canlının Allah yardımcısı olsun..Amin.. 
*

* Tülay Özdemir

12.08.2013

Beynin Küresel Isınması


  İnsanlar;ilk önce beyinlerindeki birtakım ülkeleri,iklim şartlarına göre yaşama hazırlar. Yani insan beyni birçok şeyi içinde barındırır;kuraklık,savaş,yobazlık,belki de soykırım... Ve ona verilmiş en güzel hediye;ihtiyacı belirleyip kuraklıkları nimete çevirmek,savaşları üretime geçirmek,soykırım ve yobazlığın tamamıyla kökünü çürütmek... Ve verimli topraklar gibi,üstünde her türlü pisliği,ölüyü barındırmış olmasına rağmen defalarca,hiç bıkmadan,sürekli kendi içinde canlı kalan ve boş gelip dolu veren bir beyin;aynı topraklar gibi..

  Bize düşen;hayatın ritmini avazı çıktığı kadar bağırarak,isyan ve rahatsız ederek,çığlık çığlığa yaşadığımız bu evrende,kaybettiğimiz o yaşam ritmi... Ve sakinleşmezsek bize gönderilmiş armağanın bir gün gelinip de;"Pardon,yanlış adres!"denilip elimizden alınması belki de ritmin bir parçası...

* Tülay Gümüş

Tereddüt..


  Tereddüt..Siz hiç kendinizi alıp sadece sizlerle dolu bir yere gittiniz mi?Ben ara sıra böyle yapıyorum.Benim seçtiğim mekanlar yine bir sürü ben..Anlamakta zorluk çekmediğim bir sürü ruh..İhtiyacı olan sadece kainatı algılayıp sindirebilmesinde yardımcı olacak onu bir adım geçmiş yaşlı ruhlar..İhtiyacı olan sadece ruhunu şekile sokacak inanç kavramı ve umut..

  Yaşamım son bulana kadar kalabalık
 bir ruh ordusunun içinde ite kaka ilerlemek zorunda olduğum gerçeği..Dedim ya;sindirmek..Bana lazım olan inanç kavramı..Herkes bir şeylere inanır.Ne eksikse onunla tamamlanır.Ayağına basıldığı an kişinin;kişi yanında olması gerekenin ismini çağırır.O benim için yaradandır ya da diğer bir ruh için bilemem..

  Ben dünya denen bu kaosun içinde kendime nefes alabileceğim bir yer arıyorum.Onu defalarca buluyor ve defalarca kaybediyorum.Kalp atışı gibi..Bazen bulduğumu sanıyorum.Belki bana öyle geliyor.Benzetiyorum dünyayı omuzlarımızın üstündeki düşünen gören ve duyan başımıza..Sonra emin oluyorum;bir süre böyle yaşıyorum.Karmakarışık..Biraz öyle,biraz böyle..Gece ve gündüz gibi..Soğuk ve sıcak gibi..Melek ve şeytan gibi,vs..

  Dünya da böyle..Yani ölmedikçe gömülmüyorsun..Yaşıyorsun ve dünya da dönüyor..Küçük ruhlar-kastettiğim olgunlaşmamış-;gözleri açılmadığı sürece fark etmedikçe tereddüt bile etmeden maddenin peşinde..Yani ben seçiyorum,bazen seçiliyorum ve anlıyorum;kaderimizi anladığımız kadar yaşıyoruz ve fark ettiğimiz an kesinlikle sınandığımız andır.Yani küçük bir limon gibi..Sıkılmadıkça oyulmadıkça onun suyunu vermediği gibi..Ve benim ihtiyacım sadece yaradanım..Diliyorum;bundan sonra bana yazacağı roller en kolayları olsun..


* Tülay Gümüş

Analiz..

                             

  Analiz..Yaş kırk beş..Bana hissettirdiği yarı yorgunluk..Hani yolun yarısı derler ya..Hani bedenin yolculuğu yokuş yukarı..Aradığın adres tam da or'daymışçasına ümitlenirsin ya da yorgunluktan göze alamazsın daha fazla yukarı yukarı gitmeyi..

  Ruhum göklere hazır;yürür,uçar,yüzer gibi hisseder.Ama ne yazık ki bedenim ya da bedenimiz ayakları geriye geriye sürterek ruhun çekiştirmesiyle ilerlemeyeçalışır.Bana göre o kadar şey yaşamışımdır ki yeni tanıştığın bir arkadaş gibi ya da henüz tattığım bir gıda gibi..Hissettirdiği tatlı ya da acı yeni bir deneyim..Bunlar hayatıma n'asıl yön vereceğimi,trafikteki lamba ya da güzergahlar gibi,eğer direksiyondaysam dalgın da değilsem adresimi buldurur.Şayet fazla hassassan riyakârlığa,bencillik ve nankörlüğe;bağışıklığın düşükse hep o aynı sesi çıkarırsın.Defalarca yol katedip bir yarış pistinde olduğu gibi çeşitli etapları geçmek zorundasındır.Eğer diğer yarışmacılara kafa yorarsan kendini pistin başında bulursun.

  Bu sadece bir benzetme..Bazen kendinden çıkıp ruhu dinlendirmek duyamadığın seslere dokunmak istersin..Bunu ruhunla yapabilirsin.Bu öyle küçük,minicik ruhların hissedebileceği bir şey değildir.Anlamak ve anlatmak için dinlemek ya da görebilmek ama gözün kapalı..İşte o zaman huzuru bulursun..


* Tülay Özdemir

8.08.2013

Niçin nilüfer?


  Niçin nilüfer?Çünkü nilüferin sembolik bir önemi vardır:O,çamurun içinde yetişir.O bir dönüşüm sembolüdür..Çamur pistir,belki kokuyordur; nilüfer hoş kokular yayar ve o kokuşmuş çamurun içinden çıkar.Tam olarak aynı şekilde hayat da kokuşmuş çamurdur ama bir nilüfer olma olasılığı orada gizlidir.Kendi içindeki bilinmeyeni bilmeden başka hiç kimseyi tanıyamazsın.O insanın esrarını çözmek için tek yol,kendi esrarını çözmektir.Gizli katların arkasında başka katlar gizlidir, insan sonsuzluktur.Kendi içinde ne kadar derine inersen bütün bir varoluşta,ayrıca başkalarında da o kadar derine inersin çünkü öz birdir.Çeperse milyonlarcadır oysa öz tektir..

Osho

Yalnız kaldığında özgürsün..


  İnsan sadece yalnız kalabildiği sürece bütünüyle kendisi olur: Demek ki yalnızlığı sevmeyen özgürlüğü de sevmez çünkü insan ancak yalnız kaldığında özgürdür.Baskı,her toplumun ayrılmaz arkadaşıdır.

Arthur Schopenhauer - Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar

7.08.2013

Fransızların Gözünden 1964 Yılı İstanbul'u..


Fırsatlar


 Alıngan olmak yerine algılamayı öğrenmemiz gerektiğinde eleştiri geldiğinde küsüp bozulmak yerine bunun kendimizi düzeltmek için bir fırsat olabileceğini düşünmeye alışmalıyız.


Patricia MURADİ


5.08.2013

Hayata Anlam Kat

  
  Hayat senin için önceden hazırlanmış değildir.Sen yarattığın hayatı yaşarsın;ona ne koyarsan onu alırsın.Önce ona anlam katmak zorundasın.Ona renk, müzik ve şiir katmalısın.Ancak o zaman yaşıyor olursun.

OSHO

Al Bano & Romina Power : Sharazan


Tutamaklar


Dünyada hepimiz sallantılı,korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz..
Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır..
Tramvaylardaki tutamaklar gibi..Uzanır tutunurlar..
Kimi zenginliğine tutunur;kimi müdürlüğüne;kimi işine,sanatına..

Çocuklarına tutunanlar vardır..
Herkes kendi tutamağının en iyi,en yüksek olduğuna inanır..

Yusuf Atılgan

1.08.2013

Başkaları



  Hiç sordunuz mu kendinize;biz neyiz,neye inanıyoruz,kime benziyoruz,neye bürünüyoruz? Düşün kim olmak istediğini.. İlk önce kendine,sonra başkasına dayat.. İçinde bir sürü başkası varken kime inandırırsın kendini.. Sen bile şaibeliyken 'o'nu kurtarmak ne haddine !

 Tülay Özdemir

Yaşamıyoruz..



 Yaşamıyoruz..
  Resimlerimiz,fotoğraflarımız kadar yaşamıyoruz.
  Mendilimiz,gömleğimiz kadar yaşamıyoruz.Bir sigara kağıdını şu masaya koy,üstüne bir taş bırak,kapıları kapa ve git ! Üç yüz sene sonra gel,yerinde bulursun.Belki sararmış;belki buruşmuş fakat yine o.Bir sigara kağıdı kadar yaşamıyoruz.Kefenimizden evvel çürüyoruz.
  Duyuyorum ! Kulak ver;sen de duyarsın.Toprak altında milyarlarca kurdun;çıtır çıtır dut yapraklarını yiyen milyarlarca ipek böceği gibi milyarlarca ölüyü yediğini duyuyorum.

NECİP FAZIL KISAKÜREK
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...